- derece
- 阿́1́is.1. 程度, 阶段, 界线: Susuzluk artık son dereceye geldi. 缺水已经达到了极限。2. 等级, 级别, 衔级: Benzerleri arasında onun derecesi başkadır. 在类似的人当中, 他的职衔与众不同。Harplerdeki yararlığı yüzünden derecesi çabuk yükseldi. 由于他在历次战斗中战功卓著, 他的军衔升得快。3. 物́ 度: biranın alkol \derecesi 啤酒的酒精度 sıcaklık \derecesi 温度 sıcakölçerin \dereceleri 温度计的度数 Dik açılar 90 derecedir. 直角的角度为90度。4. 温度计, 体温表: Çok yorgunum. Ateşim de var biraz… Derece var mı sizde? 我太累了, 还有点儿发烧。您那儿有体温表吗?2́e. 程度, 那么, 这么: O derece terlemiş ki hastalanacak. 他那么辛苦, 会病倒的。◇ \derece almak 取得名次: Artık koşamıyordu. Koşsa da derece alamıyordu. 他再也跑不动了, 再跑也拿不到名次。\derece \derece 慢慢地, 逐渐地, 逐步地: Derece derece azalıp çoğalan bu dalgınlık hâlinin ne kadar sürdüğünü de tahmin edemiyor. 他不知道他的这种时强时弱的心不在焉持续了多久。\derecesını almak 量体温: Günde iki kere derecenizi alın, sabahleyin ve akşamleyin. 您要一天量两次体温, 早晚各一次。Nöbetçi hemsireler hastaların derecelerini alıyorlar. 值班的护士们正在给病人们量体温。\dereceye girmek 取得名次
Türkçe-Çince Sözlük. 2014.